





Yaşam alanlarımızı ülke ölçeğinde tehdit eden HES’lere karşı ilk büyük direnişin öyküsü
Bu hafta Uygarlıkların İzinde köşemizi “yaşam alanlarımızı ülke ölçeğinde tehdit eden HES’lere karşı ilk büyük direnişin öyküsü”ne ayırıyorum. Köyceğiz sevdalısı Yusuf Yavuz’un kaleme aldığı destanı özetleyerek yayımlıyorum.
Efsanevi direniş
“Bu satırlar, efeler diyarında yaşanan bir direnişin öyküsüdür. Türkiye’de yaşam alanlarını tehdit eden HES’lere karşı ilk kapsamlı direnişi başlatan Yuvarlakçaylıların efsanesidir.
Yuvarlakçay, Güney Ege’nin gölüyle ünlü Köyceğiz ilçesine bağlı Beyobası beldesi ve yöredeki pek çok köyü besleyen nehrin adı. Yöre insanıyla etle tırnak gibi birbirine geçmesinin öyküsü var.
Bundan 200 yıl kadar önce, Çiçek Baba Dağı’nın kalbinden Köyceğiz Gölü’ne akan nehir kurur… Yeraltına çekilen nehir, bu sudan beslenen yöre insanını yedi yıl boyunca kuraklık ve fakirlikle terbiye eder.
Çaresizlik içindeki yöre halkı ‘Suyungözü’ denilen bölgedeki kutsal çınarların altında toplanarak günlerce sürecek suya şükran duasına başlar… Oyunlar oynanır, türküler söylenir, adaklar adanır, dayanışma giderek şölene dönüşür.
Günler böylece akıp giderken, topların patlatıldığı ‘Topgözü’nden yeryüzüne çıkarak kendini gösteren sular şırıl şırıl akmaya başlar; beklemekten yorgun düşen halkın canına can katar. Bereket saçarak yuvarlana yuvarlana Köyceğiz Gölü’ne ulaşan sular, burada ‘Yuvarlakçay’ adını alır.
Suyungözü yeniden yaşam saçmaya başlamıştır…
Yuvarlakçaylılar, ‘İşte o zamandan beri Hızır’ın yetişmesiyle birlikte bereketin getirdiklerine; yani yaşamın kendisine saygımızı sunmak için, yuvarlanan çayın kenarında, Suyungözü’nde şükranlarımızı sunarız’ diye anlatıyorlar o günleri…
Önce ağaçlar kesildi
Ancak aradan geçen uzun zaman içinde çok şey gibi ülkenin suları da satılmaya başlanmıştır… Yuvarlakçay’ın suları da bundan nasibini alır. Can verdiği yedi köyün ahalisi su kullanım hakkının bir ‘tekel’e verilmesi tehlikesine karşı yaşam hakkını savunmak için yine çınarların altında, Suyungözü’nde toplanır.
Ancak verilen sözler tutulmaz, önce ağaçlar kesilmeye başlanır, ardından da iş makineleri vadiye girmeye…
‘Yetti gari’ denince
Yetkililere dertlerini anlatamayan Yuvarlakçaylılar, işin başa düştüğünü anlayıp, ‘yetti gari’ diyerek sularını vermemek için aylarca sürecek olan nöbete başlarlar… Çünkü vadideki köylerin hepsi bu su ile yaşamını sürdürmektedir. Önce kesilen ağaçların tomruklarına el koyarlar ve geri vermezler.
Yuvarlakçaylıların su nöbeti, bütün ülkeye örnek olur. Kurdukları kocaman çadırda tam sekiz ay aralıksız direnirler…
Bu arada direnen köylülere karşı davalar açılır. Öyle ki 1121 köylü hakkında ‘sudan sebepler’le soruşturma başlatılır… Direnişi kırmak için her türlü yol denenir. Ancak Yuvarlakçaylılar etle tırnak gibi birbirine kenetlenir. Köylüler kendileri için yaşam demek olan sularını vermemek için karşı davalar açarlar… Tüm davaları da kazanırlar. HES’lerin bütün izinleri iptal edilir.
En güzel türkü
Her türlü siyasi görüşten insanın, ekmek için, su için, yaşam hakkı için bir araya gelişi, son yıllarda bu topraklarda yakılan en güzel türküdür. Bu türkü hep bir ağızdan söylenmeye başlayınca, HES şirketi 2010 Nisan’ında Yuvarlakçay projesinden vazgeçer.
Ancak Yuvarlakçaylılar sularına şükran günlerini unutmazlar. Dört yıldır yeniden kenetlenerek yaşamı çekip çeviren kadim su hakkının anlamını dillendirmeyi daha bir coşkuyla sürdürürler…
Çiçek Baba Dağı’nın eteklerinde, Yuvarlakçay’ın kaynağında her yıl mayısın son pazar günü toplanıp suya şükranlarını sunan yöre halkı, bu yıl 27 Mayıs günü Beyobası’nda buluşup, çoluk çocuk, kız kızan yine suyun gözünde toplandılar… Yine halaylar çekildi, türküler söylendi, zeybekler oynandı. Doğanın onlara verdiklerinin bilinciyle doğaya, yaşama karşı şükranlarını sundular.”
‘Halkın gücü’
Beyobası Belediye Başkanı Besim Özbek, yaklaşık 3 bin kişinin bir araya geldiği bu geleneği sonsuza kadar yaşatmak istediklerini söylüyor. Her yıl mayıs ayının son pazar günü tüm Türkiye’yi Suyungözü’ne davet ediyor.
Yuvarlakçay halkıyla birlikte su nöbeti tutan Başkan Özbek’in ülkenin diğer yörelerinde sularını korumak için HES’lere karşı mücadele edenlere söyledikleri ise şunlar: “Diklenmesinler ama dik dursunlar. Halkın önünde durabilecek hiçbir güç yoktur! Şimdi Yuvarlakçay’da hiçbir HES projesi yok. Olsa bile halk buna izin vermez artık…”
Evet… Yuvarlakçay artık bir Ege türküsü… uzuuun bir zeybek… Türkiye’deki umutsuzluğa ve sinmişliğe karşı verilmiş en güzel yanıt.
Yolunuz düşerse; Köyceğiz Beyobası Belediyesi sizi karşılamaya hazır. (0252) 272 00 27
14 Haziran 2012 – Cumhuriyet